7 Aralık 2015 Pazartesi

Cafe Tea House Karşıyaka

Selamlaar bir süredir yazamıyorduk, malum vize haftaları uğraşlar derken vakit bulamadık. Tabii boş vakitlerde gezmeyi bırakmadık. Birgi, Lübbey, Kuşadası, Şirince gezdik. Yavaş yavaş ayrıntılarıyla anlatacağız. Bugün, İzmir içi gezilerimizden akşam çayını içtiğimiz Cafe Tea House'tan bahsedelim istedik. Uzun zamandır bu kafeye gidiyoruz. Mekan Karşıyaka'daki diğer mekanlardan çok farklı. Girer girmez genelde poğaça veya kurabiye kokularıyla karşılaşıyorsunuz. Mekanın renkleri ve eşyaları çok güzel seçilmiş.
Çeşit çeşit çay seçeneği sunuluyor. Ben daha önce yaseminli bir çayını içip çok beğenmiştim. Çayların sunumları çok güzel fiyatları uygun. Kahvaltısını en yakın zamanda denemeyi düşünüyoruz. Deneyince posta ekleme yapacağım :)
Bizim en sevdiğimiz yanı ise çalan müzikler. Birsen Tezer hayranıyız ve Birsen Tezer'i dinleyebiliyoruz. Tezer'in yanısıra Melis Danişmend, Jehan Barbur, Son Feci Bisiklet çalıyorlar. Bu çok sık karşılaşabileceğimiz bir durum değil.
Karşıyaka Çarşı'da Akbank sokağına girip bir süre yürüyorsunuz dümdüz gidin sağ tarafta kafeyi göreceksiniz, bulamazsanız instagramda bir dm uzağınızdayız :) @hadibizkactik
Sevgiler...


29 Kasım 2015 Pazar

Ödemiş'in terk edilen köyü Lübbey

Bu hafta internette gezinirken şans eseri Lübbey Köyü'ne rastladım. Köyün gördüğüm fotoğrafları ve hakkında yazılanlar dikkatimi çekti. Hazır Birgi'ye gitmeyi planlarken Lübbey'i görelim dedik. Lübbey 80lerin sonları 90ların başlarında terk edilmiş. Terk edilmesinin sebebi geçim sıkıntıları ve kışların çok karlı zor geçmesi olmuş. 
Bugün Ödemiş'in içinden epey yol katettikten sonra vardık. Ancak önceden bildirmeliyim ki yollar oldukça kötü. Ödemiş'in içinden 24 km ileriye gidiyorsunuz. Dün yağmur yağdığı için bugün yollar çamur olmuştu. Bizim gibi ardından Birgi'ye geçmeyi düşünürseniz aynı yolu tekrar geri gelmek zorunda olacağınızı söylemek isterim, sonra kızmayın :)
Köye vardığımızda ben biraz tedirgin oldum, gerçekten terk edilmiş ıssız bir dağ köyü burası. Toplamda 3-4 hane yaşıyor, dediklerine göre 8-9 kişiler. Nüfus yaşlı. Görebildiğimiz tek orta yaşlı köy sakini kahveciydi. Köyün küçücük bir kahvesi var. Bir de çarşambaları bakkal geliyormuş. Köyde yaşayanlar kestane,zeytin yetiştiriyormuş. Bunu da tanıştığımız Fatma Ana'dan öğrendik.
Köyün büyüleyici bir havası var fotoğraf çekmek ve yürüyüş yapmak için harika. Zaten haftasonları tur otobüsleriyle ziyaretçileri çok oluyormuş. 
Kahveye geçip oturduğumuzda köyün isminin neden Lübbey olduğunu sorduk, anlattıklarına göre Sart Kasabası'nın beylerinden birinin oğlunun adı Lüb birinin Dab imiş. Lüb Bey ismi oradan geliyormuş. Bu arada bu köy Sart harabelerine ve Salihli'ye de oldukça yakın. Bir dahaki sefere Salihli'den Lübbey'e geçmeyi düşünüyoruz bir çay sözümüz var :) Salihli'den geçerek nasıl gidildiğini de o zaman anlatırım. Eğer köy havasını, değişik yerler görmeyi seviyorsanız gitmenizi tavsiye ederim. Ancak havalar çok soğumadan gidin, karlı bir zamanına denk gelirseniz yol zorlayıcı olabilir. Köy sakinleri çok sevecenler, mutlaka tanışıp sohbet edin. Terk edilmiş bir köyü gezmek bizi heyecanlandırdı.  Belki siz de seversiniz :) En yakın zamanda Birgi yazısıyla görüşmek üzere sevgiler. 
                               








22 Kasım 2015 Pazar

En güzel haftasonlarından Urla-İskele

Urla İzmir’e oldukça yakın olduğu için her zaman uğrak noktalarımızdan biri oluyor. Sakin bir haftasonu geçirmek istediğimizde, yolculuk için erken kalkmak istemediğimizde istikamet Urla oluyor.

Bu haftasonu da yürüyüş yapmak istedik ama aynı zamanda çok yol gitmek istemedik. Urla’nın yolunu tuttuk böylece. Yollar pek güzeldi yine, sonbahar kendini iyice göstermeye başladı. İzmir’de ancak tabii. Urla merkeze gitmeden önce İskele mahallesine gittik.




İskele mahallesi meşhur Denizaltı ve benzer kafelerin olduğu bir yer. Fiyatlar biraz normalin üstünde. Örneğin orada bi kafede türk kahvesi 7 liraydı. Ancak kahvaltı fiyatları kişi başı serpme 20-25 arası değişiyor. Bu haftasonu çok rüzgarlıydı. Açıkçası kahvaltı yapmak rüzgarda pek güzel olmuyor. Özellikle saçınız bolca uçuşuyorsa.

İskele pazarına uğramanızı mutlaka tavsiye ederim. Urla’nın yerli halkının yetiştirdiği taptaze sebze meyveler insanı kendinden geçiriyor. Özellikle meşhur Ege otları ve ot karışımları harika görünüyor. Bugün en çok dikkatimi minik patatesler çekti tam haşlayıp tek lokmada yemelik 
J
) Mandalinler çok güzel görünüyordu hemen satın aldık, görüntüsü kadar tadı da güzeldi. Fiyatlar mahalle pazarlarından farklı değil. 





Urla’nın içinde biraz dolaşalım dedik ve Tchibo’yu görünce oldukça şaşırdık. Yeni açılmış sanırım. Outlet olarak açılmış ve pek çok ürün satılıyor daha uyguna. Ancak kahve içecek birkaç masa konmamış. Belki zamanla bunlar değişebilir. Şimdilik bu kadar eğer merak ettiğiniz bir şey olursa blog dışında bize mail ile ulaşabilirsiniz. hadibizkactikcb@gmail.com Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.








21 Kasım 2015 Cumartesi

Gazi kadınlarda yıllandık diyenlere Altın Ayı Pub

Cumartesi günleri İzmirlilerin bir klasiği Alsancak'ta akşam geçirmek. Biz de bu akşam soluğu Alsancak'ta aldık. Gürültüden bunaldıysanız hem eğlenip sohbet edebilmeyi istiyorsanız yeni önerim Altın Ayı Pub. Mekan yakın zamanlarda açıldı, haftaiçi oldukça sakin, bira fiyatları uygun. Biranın yanında taze patlatılmış popcorn ikramı var. Sokaktan birçok midyeci geçmesi ayrı bir güzellik. Yeri wafflecıların, söğüşçülerin, Altın Kapı'nın sokağında. Bir uğramanızı tavsiye ederim. 

Muğla- Güzelköy’de kahve molası

Bu yaz daha doğrusu sonbahar girişinde Akyaka’ya gitme kararı aldık. Sabah erkenden yola çıktık. (Akyaka izlenimlerimi daha sonra yazacağım.) Bu yola düşmüşken çok meşhur olmuş Güzelköy’ü de görelim dedik. Aslında Güzelköy’e gitmeden Karabörtlen (tabelada böyleydi) isminde bi köy görmüştük ben oraya gitmeyi daha çok isteyebilirdim :D. Bir daha yolumuz oraya düşerse direksiyona geçip Karabörtlen sapağına gireceğim. Asıl ismi Bozüyük Köyü olan Güzel Köy’ e vardık. Yaz kısmen bittiği için ve sabah erken olduğu için köy bomboştu sadece köy sakinleri vardı. İyi ki böyle bir zamanda gelmişiz anladığım kadarıyla yazın çok kalabalık oluyormuş.



İzleyeniniz varsa Güzel Köylü dizisinde oyuncuların sık sık oturduğu kahveye oturduk. Birer kahve içtik çünkü kahvaltımızı yolda yapmıştık. Ancak yandaki ekmek fırınından gelen kokulara karşı koymak çok zor oldu. Burası ünlenmiş olmasına rağmen doğallığını kaybetmemiş. İnsanlar misafirleri çok normal karşılıyor. 




Kahvelerden sonra biraz yürüyüş yapalım dedik, sokakları turlamaya başladık. Burada Güzel Köylü dışında birçok dizi, film çekilmiş. Cem de Baba Ocağı dizisini çok seviyormuş benim haberim yoktu. O dizide burda çekilince çekildiği evleri aramaya koyulduk tabi. İlk olarak Güzel Köylü’den Kamuran’ın evini bulduk. Çok tatlı bir evdi. Ancak Baba Ocağı dizisinin evlerini bulamadık hatta ararken bir köylü teyzeden küfür işittik. Sanırım yol sorulmasından pek hoşlanmıyordu. :D Köyde dolaşıp soluklandıktan sonra tekrar yola koyulduk. Uğramanızı tavsiye ederim. 



20 Kasım 2015 Cuma

Bornova kafelerine yeni bir soluk More Coffee&Tea


Bu kez minik gezimiz, keşfimiz İzmir’in göbeğinde bir kafe. Bu kafe Bornova Küçükpark’ta. Küçükpark’ın klasik kalabalık içiçe mekanlarıyla hiç ilgisi yok. Küçükpark’ın kafelerinde kendi karşınızdakinden çok yanınızdakini dinliyosunuz maalesef. Biz de uzun zamandır bir alternatif arıyorduk ki burayı bulduk. Belki bizden çok daha önce keşfetmiş olabilirsiniz, biz oldukça mutlu olduk. 




Kafenin ortamı çok güzel. Sohbet etmeye gayet uygun gürültülü değil ne konuştuğunuzu anlıyorsunuz. Kahveleri de pek güzelmiş. Ben bugün türk kahvesi içtim harika değildi ama güzeldi. Bir dahaki sefere değişik demleme yöntemiyle bir kahve deneyeceğim. Fiyatlar da klasik kafe fiyatlarında. Türk kahvesi 5 tl çay 2,5 tl gibi. Yakın zamanda uğramanızı tavsiye ederim Bornova’da kafelere gerçek bir alternatif yaratılmış. Yerini tarif etmeyi unutuyordum, Kahve Deryası'nın ve Pizzarone'nın karşısında kalan sokağa girince İzmir Kafe'nin karşısında kalıyor. Hoşçakalın :)


Seferihisar- Sığacık

Sığacık yaz kış çok güzel bir kasaba. Açıkçası defalarca gitmemize rağmen hiç Seferihisar’ı gezmedik. Çoğunlukla direkt Sığacık’ta alıyoruz soluğu. Sığacık İzmir’e oldukça yakın öyle sabah çok erken saatlerde çıkmak gerekmiyor. Aklınıza estiği an gidebileceğiniz bir yer. 
Pazar günleri kaleiçinde pazar kuruluyor. Bu pazarda teyzeler börek, tatlı birsürü güzel ev yapımı yiyecek ve takı satıyorlar. En son içli köfte alıp bayılmıştım tadına. Kaleiçinde çok sevdiğimiz bir kafe var onun fotoğrafını paylaşacağım. İnsanlarla içiçe kahvehane havasında oldukça uygun fiyatlı bir kafe.  Maalesef adını bilmiyorum bir dahakine öğreneceğim. 
Bizim tercih ettiğimiz  kafe dışında sahilde de birçok kafe bulunuyor. Bunları da tercih edebilirsiniz. Bir de bizim sahilde en sevdiğimiz yan yana dizilmiş balıkçılardan balık ekmek yemek. Herhangi birini tercih edebilirsiniz hepsi aynı fiyat ve lezzette. 




Balık tercih etmezseniz kaleiçinde börek, gözleme yiyebilirsiniz. Bunların dışında Teos’a doğru giderken Teos Park’ı tercih edebilirsiniz. Sanırım ağırlıklı olarak ızgara yapılıyor orada. Biz maddi durum gereği karşısındaki piknik alanına gidip kendimiz mangal yakmak istemiştik. Ancak su bile olmayan piknik alanının girişinde 10 tl istendi. Hiçbir bakımı yoktu tuvalet, su… Masaların çoğu pislik içindeydi. Biz de oradan çıkıp Teos’a doğru bir yerde kendi imkanlarımızla yemeğimizi hazırlamıştık. Biraz zor olmuştu ama manzara harikaydı. (Mangal yakıyorsak etrafı pis bırakmıyoruz temizleyip gidiyoruz, mutlaka ateşi söndürüyoruz.)  
Sığacık Türkiye’de ilk Slow City seçilen kasaba. Pazar günleri pek slow city olmasa da normal şartlarda oldukça sakin bir sahil kasabası. İzlediyseniz Kavak Yelleri burada çekilmiş. Kaleiçinde Aslı’nın Evi adında bir  gözlemeci var. Sanırım o ev dizide Aslı’nın eviydi. Ben izleyip izleyip hayran kalıp neresi burası ya derdim meğerse yanıbaşımdaymış. Ayrıca Teos Antik Kenti yürüyüş yaparak harika bir haftasonu geçirmenizi sağlayabilir. En yakın zamanda Sığacık’a uğramanızı tavsiye ederim, yaz kış fark etmez bence.

Bir ekleme yapmak istiyorum; benim beğendiğim kafenin adı Ada Deniz Kafe imiş. Fiyatlarının da olduğu bir liste ekliyorum. :)












 

İki İzmirlinin Mini Gezileri Template by Ipietoon Cute Blog Design